aramıza hoşgeldin
Sevdin mi deliler gibi
Gönlünü yele mi verdin
Kalbin mi kırık yoksa ne
Aramıza hoşgeldin
Hatırla bir zaman sana
Hiç ayrılmazdık derdim
Sözüme gelmedin ama
Aramıza hoşgeldin
Sanma yaşamak birkaç gün
Kirlenmek mi tek derdin
Büyüyorsun sen de her gün
Aramıza hoşgeldin
Yalan yok hiç içimizde
Sevdik bak hepimiz de
Aşktan ölmez hiç kimse
Aramıza hoş geldin
Kızkaçıran
Gazozuna oynadığımız top,
Meyvesine tırmandığımız dut…
Ve kaç kez oyuna dalmıştık,
Acıktığımızı unutup…
En ateşli maceramızdı
Fitili tutuşmuş bi kız kaçıran…
Ve ne çok şarkı bilirdik
Bilmediğimiz tek şeydi yalan…
havuz proplemi
hiç bir şey eskisi gibi oluyor artık
delice esiyor kavak yelleri
çocukuluk yitip gidiyor artık
çocukluk uzaklarda kaybolan bir gemi
cesaret aşk kaygi derken
bir sancı kapladı tüm gövdemi
oysa biz daha dün hipotenüsü çözememiştik
nerden çıktı bu havuz problemi...
kapanmayan yaralar
Mesaisi bu kaderin
Sormadan usanmadan
Bir bir derdi sıralar
Düşünmez ki can yakar
Aşk gazisi gönlümde
Kifayetsiz muhteris
Bu kapanmaz yaralar
Bir sis perdesi ardından
Pişmanlık vizesiyle
Eski bir kapıyı aralar
Ben bıktım sen bıkmadın
Girmeye mecalim mi var
Duy artık söylüyorum
Yorgunum bu aralar
Yüzleşmek zamanı oysa
Boynu bükük hatıralarla
Yaşanmaz oldu buralar
Silkelen diyor bir ses
Kabuğu bağlamazsan
Kanar durur sersefil
Kapanmaz bu yaralar
Eger bir gün aglamakli olursan,
Beni ara...
Seni güldürecegime söz veremem,
Fakat seninle birlikte aglayabilirim
Eger bir gün uzaklara kaccmak istersen,
Beni aramaktan kokma...
Seni durduramayacagima söz veremem,
Fakat seninle birlikte kacabilirim
Eger birgün kimseyle konusmak istemezsen,
Beni ara...
Sessiz olacagima söz veririm,
Fakat bir gün ararsan ve cevap bulamazsan
Hemen beni görmeye gel,
Belki sana ihtiyacim vardir
kaçak
Kimsenin cesaret edemediği
Bir dağa tırmandık biz seninle
Ben ne yorulmana izin verdim senin
Ne de durup aşağıyı seyretmene
Bizi izleyenler vardı her yerde
Senin aklın hep
Daha önce deneyenlerdeydi
Ben ne korkmana izin verdim senin
Ne de benden vazgeçmene
Kimsenin cesaret edemediği
Bir dağa tırmandık biz seninle
Anlattın tutunamayıp düşenleri
Ben ne elimi bırakmana izin verdim senin
Ne de bana güvenmemene
Çocukluğunda hiç görmediğini söylediğin
Uçurum çiçekleri vardı zirvede
Ben çocukluğumda
Çıplak ayak gezdiğimi anlattım sana
Keskin kayalıklar üzerinde
Ve ne benden utanmana izin verdim senin
Ne de bana hükmetmene
Bembeyaz karlar vardı zirvede
Ve bir o kadar da ayaz
Kardan evler, adamlar yaptık birlikte
Sen bana diğer adamları anlattın
Ben de sana diğer kadınları
Ben en çok kardan adamı sevdim
Sen de en ukala olanı
Ve sen öyle güzeldin ki zirvede
Ne aldatmama izin verdin sana
Ne de yalan söylememe
Artık kimsenin erişemediği
Bir dağdayız seninle
Ben şimdi kaçağım
Yaklaşan sesler var bir yerlerde
Ve teslim olduğumu söylemem
Sebep olamaz buradan inmeye
Bu dağa çıkarken
Daha önce hiç yaşamadığını söylediğin
Şeyler öğrettim sana
Rütbelerimi sana verdim
Artık kontrol sende, yüreğimse ellerinde
Yoksa ben ne bırakıp gitmek isterim seni
Ne de izin veririm gitmene
Olmasa Mektubun…
İki mektup
İki başkaldırış
Biri aşka, biri hayata
Ve iki ayrı mektup
İki ayrı yüreğe düşen
İki ayrı kor aynı zamanda
Oysa bir zamanlar
Masallar anlatırdık birbirimize
Ve kor yerine
Üç yeşil elma düşerdi gökten üzerimize
Biri ona, biri bana diğeri de tüm sevdiklerimize
Çocuk olmak paylaşmaktı
Çocukluk böylesine güzeldi işte
1 Yanlış 3 Doğru"
Bilirsiniz büyükler her şeyi çok bilirler…
Bize de hep 3 yanlış 1 doğruyu götürür dediler…
Hatta 4 yanlışın 1 doğruyu götürdüğünü bile söylediler…
Zamanla yanlışlar çoğaldı, ama doğrular hep bir taneydiler…
Büyüdükçe anlıyor insan, büyükler çok fazla şey bilmiyor…
Bir yanlış yaparsan bazen, tüm doğruları götürüyor…
"Altıncı His"
Bir fısıltı var içimde
Sen de duyuyor musun?
Sanki benden seni; kıskanmamı istiyor…
Tanıyor muyum o sesi,
Yoksa o ses ben miyim?
Hiç yabancı değildim oysa bana
Sen de hiç bu kadar olmadın
Ne çoksun şimdi içimde
Aşk mı bu, pişmanlık mı?
Kaybediş mi, öfke mi ne?
Bir sıkıntı var içimde
Sen de görüyor musun?
Sanki benden seni; yine geri istiyor…
Kürkçü dükkanı
Anladım
Yok
Çok döndüm
Çok dolaştım
Yok
En güzeli senin gözlerin
Gözlerin çocukluğumuz kadar sıcak
Ve gözlerin kalan ömrümüz kadar derin
Dönenlere küsme sakın
Sen dünyaya küsebilir misin?
Bil ki kimine göre baba ocağı
Kimine göre yar kucağı şu kürkçü dükkanı dediğin
Ve belki de her yolun sonundan sana dönmek
En güzel yanı şu gençliğin
Çünkü yok ki
Çok döndüm
Çok dolaştım yok
Ve ben de anladım
Aslı varken surete gerek yok
"35 eksi 1"
Ben seni sevdiğimde
İstanbul’a gün doğmamıştı
Balıkçılar ağ atmamış
Şairler henüz yatmamıştı
Neler yaşadık önce
Ben seni ne çok sevdim
Bir İstanbul Ekspresinden
Halliceydi kalbim
Ve bir yemini körelttim şimdi
Yerine bir umudu biledim
Ve bir İstanbul Ekspresinden
Halliceydi kalbim
Üstelik bilmiyordum Beşiktaş’tan
Beyoğlu’na kaç saatte inilir
Aşk nerdedir bu şehirde
Hangi sokakta gezinir
Dedim ya ben seni sevdiğimde
İstanbul’a gün doğmamıştı
Gün doğmadan neler doğar
Bunu gönlüm de ummamıştı
Uçakları hiç sevmem
Trenden de vazgeçtim
İzmir’den İstanbul’a
Tam bir saatte geçtim
YAZ AŞKI GİBİ
Yıllarca yüreğimi,
Su üstüne yazdım ben.
İnsanoğluysa cümleten
Farklıydı biraz benden.
Taşa yazdılar yüreklerini,
Toprağa yazdılar bilmeden.
Ve tarih içinde silinmeden,
Bulundu her birisi.
Oysa denizler yeryüzünün,
Daima üçte ikisi...
Dedim ya benim gönlüm hep
Bir ömür sevmekten yana.
İnsanlarsa daima,
Hapsetti sevdayı yaza.
Yazlar bitti,
Demsiz aşklar kaldı geri.
Peki şimdi bana
Söylesin Allah aşkına biri.
Bütün bir ömrü toplasan
Yazlar ömrün kaçta biri
delilik biliyorum, senle olmak delilik
takılıp kaldım, karşı koymam imkansız
yaşanan yıllarım senden çok daha fazla
hüzünlerim alır gider sevinçlerimi
içimde yılgın rüzgarların ayak sesleri
sende daha yeni yeni kavak yelleri
doğrusu; yanlışı; ağrısı; sancısı,
ne varsa yaşanacak;
gözyaşı; ayrılık; pişmanlık; dargınlık,
hepsi benim olacak...
al beni, sarıl bana...
beni koru kollarında,
korkuyorum.
içimde yılgın rüzgarların ayak sesleri
sende daha yeni yeni kavak yelleri
kaçmayı çok denedim,
ansızın, bu sevgiden.
kaç kere yenik düştüm,
istemeyin bunu benden.
sarhoş tutkuların koynunda ben bir deli
iş işten geçti artık dönemem geri
içimde yılgın rüzgarların ayak sesleri...
sende daha yeni yeni kavak yelleri.
Gizli Gizli
Her şey “gizli” şu dünyada
Kaba kuvvet “gizli”
İyi niyet “gizli”
Art niyet “gizli”
Geceler gündüzlerin,
Gerçekler yeminlerin,
Ve korkular ümitlerin,
Arkasında gizli…
Canım yanıyor bazen…
Büyümek diyorlar buna…
Söylenmeyen ne varsa,
Gözyaşlarımda gizli…
Oysa iki genç yürek bizimki
Ve dünyalar kadar büyük
İçinde hayallerimiz de,
Günahlarımız da gizli…
Sevmek günah mı oysa?
Saklanacak yanı yok…
Ama bir sır gibi artık,
Sevdamız bile gizli…
“elveda don kişot”
Zordur arkadaş veda…
Bir el sallanır iki yana…
Görüşmek üzere diyenler,
Aldanırlar çoğu defa…
İki damla yaş olur,
Kirpikler ıslanır,
Bir daha göremem diye,
Sarılırken ağlanır…
Zordur arkadaş veda,
İnsanoğlu bağlanır…
Bir hoşçakal derken bile,
Şu yürekler dağlanır…