ßiR FinCANıN DibinDe YaRım KaLmıŞ AşKımSın
Acı BiR KaHve qiBi UYkuMu KaçıRmIŞsIn...
qüNDüzüM GeCe oLDu TüM DüŞLEriM SeNinLe
SeNsizLikLe SoN buLuR HeR BİR KabuSum YiNe
oYsa KabUs YaLan,DüŞ Kısa ve HaYaT uZuN SevGiLim
sEnDe SevErsEn YaRım kaLmaZ Hiç BİR FiLm

A şehrinden yol almıştık,
B şehrine giden bir trende…
Arkada kaygılarımız vardı,
Ve umutlarımızla biz en önde…
Ve bir tren daha vardı,
Aynı anda ve B şehrinde…
Umutlarıyla o da kalktı,
Bize doğru ve ters yönde…
Mutlu sona yer yok mu,
Hız ve yol probleminde…
Kazalar kaçınılmaz mı,
Gençlik hikayelerinde…
Ne umduk neler bulduk,
Sevda tünellerinde…
Çarpıştık tersyüz olduk,
Tam en güzel yerinde

Bir fizik dersidir hayat
Ne vakit yolunu zamana bölsen
Sana daima hızını verir
Kimse zaman vermez oysa
Sen ne kadar hızlı gidersen git
Hayat sana hep yavaş gelir
Ne kadar yaşasan acemisin
Ne kadar koşsan yavaş
İyiyi ve kötüyü peki
Söyle kim bilebilir
Oysa bozuk saat bile
Günde en az iki kere
Hiç tereddüt etmeden
Sana doğruyu gösterir
Ve ne tuhaf ki hayata
Her gelen insan gibi
Gençlik de şu başa
Yalnızca bir kere gelir

Hikaye malum,
Gençler anlaşmışlar
Onca büyük sevdaya,
Murada varamışlar.
Juliet uyuyakalınca
Romeo gitti sanmış.
Bir şişelik zehirle,
O da uykulara dalmış.
Ne zaman anlatsalar,
Çok gülerim bu işe.
Kim yazarsa yazsın,
Hepsi biraz klişe
Mecnun abi Romeo’nun,
Leyla da tam Juliet’in,
Az biraz öz Türkçe’si.
Yazanlar hep değişir,
Destanlar hiç değişmez.
Ölümüne sevdaların,
Aşktır tek gerekçesi.

bir yıldız misalisin çocuk
bir uzansam avuçlarımdasın
bir düşünsem nasıl uzak?
nasıl göremezsin ki beni çocuk
kapat tüm o ışıkları
ve bir de bana öyle bak?
biliyorsan söylesene çocuk
aşk mı; bir savaş mı bu
ya da nedir arasındaki fark?
yıldızlar masum ve yalnız
aşklarsa gökyüzünde
bildiğin kaç savaş varsa bak?
hepsi de yeryüzünde.

Şimdi yaşamalıyım seni
Yarından sonra çok geç
Erteleme, iteleme, öteleme beni
Şimdi tutmalıyım ellerini
Neden diye sorma
Anlaman için çok geç
Hayat pulları kırmadan
Ve içimden, sürekli, durmadan
Şimdi söylemeliyim sevdiğimi
Yarından sonra çok geç
İnsanoğlu ne tuhaf bak
Kimi yarın için yaşar…
Yelkovanla yarışan,
Sinsi bir akrep gibi…
Kimi pişman bugünden
Kalbi geçmişe saplı,
Kanadı paslı çelikten,
Köhne bir bıçak gibi…
Beklemekse ihanet
Hem zamana ihanet
Hem de kalbe ihanet
Giden gider gelmezse
İşte budur felaket
İşte budur kıyamet
Dile gelmemiş her aşk çünkü
Kalbinde hiç çizilmemiş
İkiz bir kenar bırakır
Oysa iki ismi var sevdanın
Biri senin adınsa
Diğeri benim adım
Yarından sonra çok geç
Ya söyledin, söyledin
Ya yakaladın, yakaladın
Ne kadar da safmışız
Masallar hep yalanmış
Şu kırmızı başlıklı kız
En az kurt kadar varmış
Rapunzel zamanında
Küt saç daha modaymış
Ve en hain kahramanlar
En masum olanlarmış
Ağustos böceği kaset
Karınca senet yapmış
Yalan söyleyeninse
Burnu hiç uzamazmış
Meğer aslanlar susar
Aynalar konuşmazmış
Güzeller ve düşmanlar
Hiç mi hiç uyumazmış
Kurşun asker silahlı
Polyanna düzenbazmış
Don Kişot’la savaşı
Değirmenler kazanmış
Masallarla büyürsen
Normaldir bu olanlar
Özetleri dinledin
Şimdi gerçek yalanlar